Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karınca Yuvası-1

 Sene 2016, kış sonu. Hayatımda bir defteri 2 günde kapatmış, şehirden şehire hayat taşımış, 2 hafta boşlukta süzülmüş, İstanbul'a geri taşınma kararıyla 1 ay boyunca gece gündüz çalışıp arkadaş evini uyumak için kullanmış, sonra da ışık görmeyen evimde kendi hayat dizimin 2. İstanbul sezonuna başlamıştım. Ama pek yaşıyor sayılmazdım. Ya uyku uyumaz ya da uyuduğum uykudan kabuslarla uyanırdım. Şimdi hala çekmecemde son kullanma tarihinin geçmesini bekleyen antidepresanlar, uyku ilaçları ve o zamanın dostu alkol... Ah alkol! Uyku problemimin ilk ve yegane çözümü.  Merhaba 2020! Merhaba uyku problemi! Hoş geldin. Hoşçakal 2020! Sen şimdi bitiyorsun da bu uyku problemi ne olacak? Üstelik ben daha yeni alışmaya başlamıştım sana. Çok alıştım da denilemez sürprizlerle dolu bir yıl oldun. Dünyadan bir çok şeyi götürüp, bir çok şeyi getirirken özel hayatıma baktığımda da büyük taşlar oynattığını yeni yeni kavrıyorum. Bana geri getirdiğin şeyler arasında hayatımın bir dönemini boka bulayan

EZİKSİN SEN ;)

Son zamanlarda neden bu kadar mutsuz, depresif ve ağlak olduğumu anlamaya çalışıyorum. Sevdiğim, evim, aşım, işim varken. Neye ve kime bu göz yaşları? Düşünüyor tahlil etmeye çalışıyor, tepkileri ölçüyor, etrafıma bakıyorum. Bi şeyi farkettim ki, evet evim, işim, sevdiğim bla bla bla var. Ama ben kimsenin bir şeysi değilim. Merve kim? Merve olmasa ne olur? Merve'yi karşılıksız ve sonsuz seven var mıdır? Sanırım öylesi bir sevgi ananemden öteye gitmedi. Bunu düşünüp kafamda bir şeylerin aydınlandığını farkederken, en yakın arkadaşım dediğim, burada bana bir şey olsa o koşacaktır ardımdan dediğim insandan duyduğum, ''Evet sen de bi eziksin!'' lafını hatırlıyorum.  Üstelik bu insan benim ezik olmama sebep olacak tüm travmalarımı, çocukluğumu, yalnızlığımı, ailesizliğimi bilenlerden. O bile travmalarıma bir yenisini ekliyorsa, dışardaki herhangi bir insan nasıl eklemez ki? Nasıl zarar vermez ki bana?  İşte bu yalnızlık, işte bu herkese korkuyla bakmak, işte bu en sevdiğ

ızdırabımı s*keyim

 Son yazıyla bu yazı arasında yayınlanmamış 3 taslak yazısı var. Hayatı yaşama şeklim gibi. Kafamın içindekiyle ağzımın arasında söylenmemiş 6725346 taslak düşünce var. Tüm duyduklarım, tüm gördüklerim, sevdiklerim, sevenlerim, yakınlarım, hayat, hayatım, benim olduğunu zannettiğim ama benim olmayan hayatım... Hepsi ama hepsi, bir bir, öyle anlamsız ki. Izdırap dolu. Öyle ızdırap dolu ki, hücrelerimde hissedebileceğim kadar.  Duymak, görmek, bilmek, yaşamak, bu Tanrı'nın oyununun içinde olmak istemiyorum. Bana ait olmayan bu hayatı yaşamak istemiyorum. Gerçek isteklerimi hiçbir zaman yansıtamamış bu hayatın bana ait olduğuna inanmıyorum. Evrenin hiçliğini çözmüş kadar bilge hissederken kendimi, evrenin hiçliğinde kaybolmayı isteyecek kadar da acizim. Dünyanın ta kendisi, evrenin bir parçası, tanrının yansımasıyım. Peki hepsi bir gün son buluyorsa, bakın bu bahsettiğim son ölümden ibaret değil, benliğinizin yok olması, her şeyin karanlık olması bahsettiğim; hiçlik! Hepsi bir gün son

Teşekkürler Sergey Brin, Larry Page.

Resim
Kendimi bilişim eskiye dayanır yaşıma göre. Kendimi bildim bileli de ne yapıyorsam ''iyi yerlere gelmek'' içindi. Peki neydi iyi yerlere gelmek? Bana öğretilen iyi yerler benim için gerçekten iyi olan mıydı acaba? Ya bu kadar çok soru sormak, kafanın içinde, kendine... Olduğu anda kalabilecek miydi insan böyle yaşarken?  Peki ya ne içindi iyi yerlere gelmek? Tüm bunlar ne içindi? Kariyer basamakları, Eğitimler, Diplomalar, Bitmeyen eğitimler, Para, Ev, Arama, Marka kıyafetler, Daha çok para, Bilgi, Pazarlayacak bir şeyler, Daha çok bilgi, Daha çok insan, Daha çok kariyer, Daha çok eğitim, ... Sonsuz bir döngü, peki ya ne için hepsi? Ölmek için akıllım. Hepsini ardında bırakıp ölebilmek için. Ardında bırakacakların arttıkça korkutacak ölüm seni. Ardında bıraktıkların arttıkça zorlaşacak ölüm.  Bedenin çürüdüğünde, kül olduğunda, belki yeniden birilerine hayat verdiğinde senin o olmadığını anlayacak mısın? Senin sen olmadığını. Sen diye bir şey olmadığını. Yok olup gitmey
Hiç ''Seni Seviyorum'' demedi. Oysa ben her gün  beni sevdiğini  duydum, gördüm, hissettim.

depresif

Hayatın ta kendisi tarafından köşeye sıkıştırılmış hissediyorum. Hayatın ta kendisinden korkuyorum. Evdeki kutu kutu antidepresana içip, ardından ararsam açmayın tweeti atma düşüncesi geziyor aklımda bazı bazı.  Sonra diyorum ki; ''Saçmalama! Kimi arayacaksın? Kimin var ki?'' Yalnızlık kuytusuna sıkışmış hayatın önüme sunduklarını yaşıyorum. Neye ihtiyacım var? Bilmiyorum. Neden ağlıyorum? Neyim var, ne hissediyorum?  Yerini dolduramayacağım eksiklerin acısını çekmekten çok yoruldum. Kaçacak yerim de kalmadı artık. Kaçmak için ayağa kalkıp koştuğumda, ne yöne dönsem daha ilk adımımda duvara tosluyorum. Köşeye sıkıştım. Kaçmak istediğim de kendimim, kaçmaya çalıştığım da.  

mirabilis jalapa

Resim
          Kısa bir mesafeydi. Bitirene kadar yerde 4 farklı maske ile karşılaştım. Oğlum siz hayvan mısınız lan?  Tamam sinirlenmeden;      Bu rotayı cumartesi geceleri saat gece yarısına vururken yürümek.      Belli bir yere kadar geçtiğin ıssız sokaklar, etraftaki apartman dairelerinden gelen kahkahalarla inliyor. Sokak lambasının dans ettirdiği gölgen seslerin nerden geldiğini bulmaya çalışır gibi. Bir çok ışık açık, perdeler de. Bir çift insan yüksek apartmanların yüksek katlarından açık bir pencere önünde sohbet ediyor. Bir yerden bir kahkaha daha yükseliyor. Köşeyi dönerken bir çift ve bir köpek. Bir müzik sesi geliyor işlek olan bu sokakta. Tekel açık hala. Müzik şimdi daha işitilir halde. O göz doyuran kocaman rezidanslardan biri. Bir roman havası çalıyor, alkollü bir ses eşlik ediyor. Sağından gelen bu sese gülümsemeden geçemezken bir kıvrım daha geçip sokağın daha da kalabalıklaştığını görüyorsun.      ''Hadi Kalamış'ta 2 bira içelim''ciler, ''nerd
Her şey o kadar önemsiz geliyor ki şimdi. Edilen kavgalar, söylenen sözler, yapılan kıskandırmalar, atılan tripler. Hepsi o kadar anlamsızmış ki... Öyle özlüyorum ki... Yanında olduğum her anın tadını çıkarmam gerekiyormuş oysa ki.

Ekmek Arası'ndan

Resim
İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki.  Ben de bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi. ... Sarhoş olmayı hep sevmeye karar verdim. Sıradanlığı alıp götürüyordu, sıradanlıktan yeterince sık uzaklaşabilirsen sıradan olmazdın belki.  Bukowski

Hayat; Yazı. Zaman. Nokta; Ölüm.

Resim
Hayat; Yazı. Zaman. Nokta; Ölüm. Birbiriyle arkadaş, birbirine düşman. Tanımı yetersiz kavramlar. Akışı tanımsız. Ölüm de bir nokta. Yaşamak bir yazı. Kimi yazdı, kimi yazdırdı. Ama kimse noktayı koyacağını hatırlamadı. Zaman ise aktı. Noktayı özledim. Yaşam özletti. Zaman bekletti.

çizgi

Resim
Zincirleme hızlı kararlar tamlaması(2018) yazısından önceki 2 senede bir tane bile yazı yok. Ve öncesinde başka bir ben var. O iki sene o kadar garip ki evvelsinde yaşadığım 22 yılla aynı değişimi yarattı bende. Zincirleme kararlarla tamamlandım. Tamamlandım mı? İnsan öldüğü güne kadar söylememeli bunu. Hatta belki öldüğünde bile. Neyse yine kafamın içinde boğulmadan geleyim bu yazının sadedine. Bir çizgi var oradan itibaren, beni değiştirmiş olan. (Şimdi bunu okurken insan bir olay, bir yaşanmışlık arayacaktır. Ne olduğunu ben bile hala bilmezken. Bazen hissettiğine bir meal bulamaz insan. Hissediyorum ama. Kendimi.) Şimdi yıl 2020. Bugün burayı yeniden kullanmayı umut ederek yazıyorum bunu. Dünyanın halini bir kenara çektim, kendime bakıyorum bugün. Kendi umudunuza tutunun. Dünya değişecek, evrilecek. Dünya hep değişiyordu, sıklıkla yavaş yavaş, bazense birdenbire. Varsın değişsin, gereğini yap, sakin ol, kendini unutma. Maskenin ardından da olsa nefes aldığını hatırla. Değişimi
Resim
Genelde kafayı yemiş, psikolojisi çoktan bozulmuş, her şeyden vazgeçmiş adamlara dokunmaya çalıştım. Ne günler, ne aylar, ne yıllar harcadım. ''Özünde başka biri var, görmesi gereken başka şeyler var. Ben yapabilirim bunu, ona gösterebilirim bir şeyleri. Evet, hissediyorum. Onu anlayabilirim ben de zor şeyler yaşadım.'' Bla, bla, bla... Neyim ben? Süper kahraman mı? Kimim ki ulan ben? Kimseye yardım edemem, kimseye dokunamam. Kimse istemediği süreçte. Birçoğu çoktan vazgeçmiş, birçoğu çoktan yolunu çizmiş ve hiçbiri benim gördüğüm gibi bakmamıştı kendine. Ya da bana. Ve etrafa. ''SİKİYİM WHATSAPP'TAN GELEN ''MERVE HANIM MERHABA'' MESAJINI!''

Bu sadece devam etmek

Resim
Nereye gidersen git, kiminle gidersen git. Neyin olursa olsun. Yanında kim olursa olsun, aslında kimse. Üzerime yapışmış yalnızlığımdan kurtulabilmek için miydi verdiğim tüm zararlar kendime? ''Bu his ancak ben öldüğümde ölecek benimle.'' Bunu hatırlatmak kendime, biraz daha özlemek ölümü sadece. İçimdeki huzursuzluktan kaçamıyorum, öyle büyük bir boşluk ki içimdeki, ben o boşlukta süzülen bir tüycük gibiyim. Bir sağa bir sola, hafif hafif salınırken havada konacak bir yerim olmadığını biliyorum. Aramaya devam etmek mi bu? Bilmiyorum. Pek sanmıyorum artık. Bu sadece devam etmek. Devam etmek zorunda olmak. Böyle bir şey mi büyümek, ağlayacak bir omzunun kalmaması mı? Etrafındaki omuzlara bakıp ''Şurada biraz ağlasam geçecek gibi'' şakasını yaparken gözlerinin doluluğunu gülüşünün ardına gizlemek mi?

Zincirleme hızlı kararlar tamlaması mıyım?

Resim
    Sigara paketimi almak için yerimden kalktım. Nerede bıraktığımı hatırlamıyorum yine. Ah evet mutfaktaymış derken ayağım Afet'in su kabına çarptı. Tüm su mama kabının içine ve kapların altındaki gazeteye döküldü. Sadece sigara paketini alacaktım. Gazeteyi değiştirdim, kapları değiştirdim, yeni mama koydum ve yerleri sildim.     ''İşte hayatımın demosu!'' dedim kendi kendime.     ''Ufacık bir hamle yahu ne olabilir ki?''     ''Sadece şunu yapacağım ne zarar gelebilir ki?'' diyerek attığım her adımın ardından olanlar oluyor.      Bir bakmışım altüst olmuş tüm hayatım. Başka şehir, başka iş, başka ev, başka arkadaşlar, başka başka, başka, başka.     Peki ya ben?     Zincirleme hızlı kararlar tamlaması mıyım? -22.10.2018-